Gündelik kullanıma 2. Dünya Savaşı sonrası giren fakat düşünsel kökenleri Eski Yunan ve Roma Hukuku’na dayanan “İnsan Hakları” nın sınırları gün geçtikçe değişiyor ve çeşitleniyor. Kentsel yaşam ya da kentte yaşam penceresinden bakıldığında kent, insan haklarının korunduğu ve gerçekleştirildiği bir yaşam alanıdır. İdeal olarak bahsettiğimiz kent, temelde toplulukların, kentli haklarının güvence altına alındığı bir kenttir.
Son yıllarda olduğu gibi bu yıl da kar beklenilenden geç geldi. Artık gündemimizin bir parçası olan ve her yerde farkındalık oluşturmak için üzerinde sıklıkla durulan “İklim Değişikliği” ve “Küresel Isınma” dan haberi olmayan kalmamıştır herhalde. Bu gerçek artık kaçınılmaz bir şekilde varlığını belli ediyor. Öyle ki her geçen yıl sıcaklık değerleri bir önceki yılın üzerine çıkıyor. Küresel ısınmanın önüne geçmek için birçok alanda fikirler ortaya konuyor, projeler üretiliyor, çalışmalar yapılıyor. Bu alanlardan biri de elbette mimarlık.
Kentleşme süreci tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de yerel yönetimlerin yetki ve görev alanları içerisinde yer alıyor. Dahası bu sürecin ve süreç yönetiminin, yerel yönetimler için bir sosyal sorumluluğu ve yönetim felsefelerinin bir parçası olması gerekiyor.
Kıymetli okur, Tıpkı insanlar gibi kentlerin de kaderleri vardır. Değişen ihtiyaçlar gereği yaşadığımız her değişim, her dönüşüm kentlerimizde cereyan etmekte, kullandığımız mekanları etkilemektedir. Değişen, dönüşen mekanlar sadece kendilerini değil, bizim onları tecrübe etme şekillerimiz de değiştirmektedir. Peki bu uygulamalar bizi ne kadar mutlu ediyor? Bizler yaşadığımız kentleri ne kadar sahipleniyoruz? Bugün büyük imar baskısı altında kalan kentlerimizin yaşamasına ne kadar destek oluyoruz?
Konya’ya ilk gelişinin 100.yılı “Konya, muhtelif Türk Devletleri yaşamış öz Türk vatanıdır. Konya, asırlardan beri tüten büyük bir nurun ocağıdır. Türk harsının(kültürünün) esaslı membalarından biridir. 1923 (Atatürk’ün S.D.II, s.135) Bu yıl 3 Ağustos 2020 tarihinde Atatürk’ün Konya’ya gelişinin 100. yılını kutladık. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Konya’ya ilk gelişi Milli Mücadele yıllarında, 3 Ağustos 1920, Delibaş Mehmet Efendi isyanının hazırlanmaya başladığı dönemde olmuştur. Ulu Önder, Milli Mücadele yıllarında stratejik öneminden ötürü, daha sonraki yıllarda da, gelişen olaylara karşı Türkiye genelini en iyi yansıtan şehirlerden biri olarak gördüğü için, önemli sosyal ve siyasi olaylardan sonra Konya’ya gelmiştir. Örneğin 4. gelişi 20 temmuz 1922 tarihi de Büyük Taarruz’un hazırlık aşamasının tamamlanmak üzere olduğu döneme denk gelmektedir. Konya’ya ilk gelişinden sonra toplamda tam 13 kez Konya’yı ziyaret etmiştir.
1923…Cumhuriyet’in ilanı…Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu…Yeni modernleşme sürecini başlatan reformist girişimler tüm alanlarda olduğu gibi özellikle sanat ve mimari alanlarında da hissediliyor. Özellikle Cumhuriyet’in ilanını takip eden ilk 20 yıl, Türkiye’de yaşanan modernleşme sürecinin adeta özeti gibi.
1985 yılından bu yana her yıl Ekim ayının ilk Pazartesi günü “Dünya Mimarlık Günü” olarak kutlanmaktadır. Bu aynı zamanda Birleşmiş milletler Dünya Konut Günü’dür. Her yıl farklı bir temanın belirlendiği Dünya Mimarlık Günü’nün bu yılki teması: “Daha iyi bir kentsel geleceğe doğru”. Uluslararası Mimarlar Birliği (International Union of Architects) UIA tarafından belirlenen bu teme çerçevesinde tüm dünyada Ekim ayının ilk haftası ve Ekim ayı, Mimarlıkla ve kentle ilgili bir dizi etkinlikle kutlanıyor.
Dünyanın oluşumundan beri, sismik yönden aktif bulunan bölgelerde depremlerin ardışıklı olarak oluşuyor ve sonucundan da milyonlarca insanın ve barınakların yok oluyor. Bilindiği gibi yurdumuz dünyanın en etkin deprem kuşaklarından birinin üzerinde bulunmaktadır. Geçmişte yurdumuzda birçok yıkıcı depremler olduğu gibi, gelecekte de sık sık oluşacak depremlerle büyük can ve mal kaybına uğrayacağımız bir gerçek.
Koronavirüs pandemisinin toplum olarak dijitale geçişimiz ve bunu nasıl sürdüreceğimiz üzerinde derin bir etkisi oldu. Peki bu geçişten neler öğrendik? Koronavirüs sonrası dünyada güç ne tür bir dijital yaklaşımın elinde olacak?
COVİD-19 salgını bir gerçeği gözler önüne serdi.